top of page
Yazarın fotoğrafıBregeal Yazıyor

"BİR BÜYÜK BİLİM İNSANI: Prof. Dr. Fuat SEZGİN" - Selda YILDIRIM - Kimya Öğretmeni

Güncelleme tarihi: 31 Eki 2022



Selda YILDIRIM

Kimya Öğretmeni

Ankara, 2019


SOHBET


BİR BÜYÜK BİLİM İNSANI: Prof. Dr. Fuat SEZGİN


“2018/6 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi" ile 2019 yılı, “Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı” ilan edildi. Peki, kimdir bu Fuat Sezgin? İsmini belki hiç duymadınız belki de benim gibi çok geç duydunuz. Kendisi Cumhuriyet tarihinin en önemli bilim insanlarından biri olmasına rağmen maalesef pek tanınmamaktadır.

Şimdi sizlere onun hayat hikâyesini anlatacağım.

***

Prof. Dr. Fuat Sezgin, 24 Ekim 1924 tarihinde Bitlis'te sıradan bir ailede dünyaya gelir. Üniversite eğitimi için İstanbul’a gelen Sezgin, mühendis olmak isterken bir gün “İslami Bilimler ve Oryantalizm" alanında otorite sayılan Alman Oryantalist Hellmut Ritter'in bir seminerine gider ve ona hayran olur. O büyük âlimin talebesi olmayı aklına koyar ve Ritter ile konuşup öğrencisi olmak istediğini söyler. Ritter ise kendisinin zor bir adam olduğunu ve öğrencilerinden beklentisinin çok yüksek olduğunu söyler fakat Sezgin, her şeyi göze alarak bu bilim adamının talebesi olacaktır.


Ritter’in bilimlerin temelinin, "İslam bilimleri"ne dayandığını söylemesiyle bu alana yönelir. Ancak İslam bilimi alanında çalışabilmesi için Fuat Sezgin’in öncelikle Arapça öğrenmesi gerekmektedir. Şimdi bize hayal gibi gelebilecek bir şey olur. 6 ay boyunca eve kapanan Sezgin, Arapçayı çok iyi bir şekilde öğrenir ve 30 ciltlik Taberî Tefsiri’ni anlayacak hâle gelir. Evet, yanlış duymadınız; sadece 6 ayda olur bu!


1951 senesinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra, Arap Dili ve Edebiyatı üzerinde doktora yapar. Akademik çalışmalarına devam eden Sezgin, 1954'te Arap Dili ve Edebiyatı Bölümünde, "Buhari'nin Kaynakları" adlı doktora tezini tamamlayarak doçent olur. Bu teziyle o, hadis kaynağı olarak İslam kültüründe önemli bir yere sahip olan Buhari'nin, bilinenin aksine sözlü kaynaklara değil, "yazılı kaynaklara dayandığı" tezini ortaya atar. Bu yazılı kaynakların, İslam'ın erken dönemine hatta 7. yüzyıla kadar geri gittiğini ortaya koyar. Söz konusu tez, Avrupa merkezli oryantalist çevrelerde hâlâ tartışma konusudur.


Brockleman’ın 5 ciltlik “Arap Edebiyat Tarihi” kitabının noksanlıklarını gidermek için zeyl (*) yazmaya başlar fakat noksanlık giderilebilecek gibi değildir. O nedenle kendisi baştan bir İslam bilim tarihi yazmayı düşünür. Hocasına bu konudan söz edince hocası, böyle bir şeyin imkânsız olduğunu, hiç kimsenin böylesi bir eser yazamayacağını söyler. Fakat Sezgin, inat etmiştir ve 1967’de “Arap-İslam Bilimleri Tarihi”nin ilk cildini tamamlayacaktır.


Tabii tüm bu çalışmaları yaparken aslında hayatı güllük gülistanlık değildir. 1960 darbesi ile üniversiteden uzaklaştırılan 147 kişiden biridir. Akademik çalışmalarına devam etmek için Amerika veya Almanya’ya gitmeyi düşünür ve bu iki ülkenin yetkililerine de mektup yazar. İkisinden de olumlu cevap gelince Türkiye’ye daha yakın olduğundan Almanya’yı tercih eder.


1960–61 yıllarında Almanya'ya giderken yanına ,kıyafetlerinin dışında, sadece iki bavul dolusu belge alır. Önce Frankfurt Üniversitesinde misafir doçent olarak dersler verir. Daha sonra Marburg şehrindeki üniversitede Hititler Bölümündeki Şarkiyat Enstitüsünde ders vermeye başlar.


1966 senesinde profesör olur. Bilimsel çalışmalarının ağırlık noktası, "Arap-İslam” kültürünün, "Tabii Bilimler Tarihi” alanıdır. En önemli çalışması olan “Arap-İslam Bilimleri Tarihi” kitabını yazabilmek için tam 60 ülke (Rusya, İran, Fas, Kahire, Suriye, Hindistan...) evet, yanlış duymadınız, tam 60 ülke gezer. Tabii bu geziler turistik amaçlı değildir. Bu ülkelerdeki kütüphanelerde yüz binlerce cilt dolusu kitap ve yazma eser inceler. Sonunda Kur’an, hadis, fıkıh, tarih, edebiyat, tıp, farmakoloji, kimya, matematik, astronomi, coğrafya alanında 14-15 ciltlik İslam Bilim Tarihi’ni yazmaya başlar. Eserin ilk cildini 1967’de yayımlar.


Fuat Sezgin, 1978 senesinde "Kral Faysal" ödülünü kazanarak Arap dünyasının devlet adamlarıyla tanışır ve aklından geçen büyük projeyi onlara aktarma imkânı bulur. (1)Düşüncelerinin destek görmesiyle 1982 senesinde, J.W.Goethe Üniversitesine bağlı Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsünü ve 1983'te de müzesini kurar. Enstitüye bağlı olarak kurduğu müzede, Müslüman bilginler tarafından yapılmış aletlerin ve bilimsel araç ve gereçlerin, yazılı kaynaklara dayanarak yaptırdığı örnekleri sergilenmektedir. Benzer bir müze de 24 Mayıs 2008 yılında İstanbul Gülhane Parkı içindeki Has Ahırlar Binası’nda açılır. "İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi"yle, Türk insanı onu çok daha yakından tanıma fırsatı bulur. Müslüman bilim adamlarının buluşları, şu an Gülhane Parkı'ndaki "İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi"nde sergilenmektedir. (1)


Sezgin, 30 Haziran 2018 tarihinde İstanbul'da 93 yaşında yaşamını yitirir.

Kısaca hayat hikâyesinden bahsettikten sonra biraz da onun kişiliğini tanıyalım. Fuat Sezgin’in oldukça azimli, sabırlı, inançlı, çalışkan ve kararlı bir kişiliği vardır. Zaman konusunda çok hassas olduğunu ve sadece üç randevusuna geç kaldığını da belirtelim.


Almanya’da yaşamasına rağmen Alman vatandaşı olmamıştır. Ülkesine gönülden bağlı olan Sezgin, üniversiteden atılıp Almanya’ya gitmek zorunda kalmasına rağmen ülkesine küsmemiştir.


Bizim için ütopik gelecek bir yaşam süren Sezgin, tam 27 dil ,yanlış duymadınız 27 dil, bilir. 70 yaşına kadar günde 17 saat ,evet 17 saat, çalışır. Sonrasında ise 12-13 saat çalışmaya devam eder. Yemek için bile çok az zaman ayırır. Üniversiteye sabah 7.30’da gider ve 18.30’a kadar çalışır. Üstelik mesai kavramı da yoktur Sezgin’in. Zaten başarıları düşünülürse ancak bu tempoda bir çalışma onu bu seviyeye taşıyabilirdi.


2007’de kendisi ile yapılan bir söyleşide(2) kimya biliminin kurucusunun Cabir bin Hayyan olduğunu, Amerikan haritasının ilkini Müslümanların yaptığını ve Kristof Kolomb’un bu harita ile Amerika’ya gittiğini söyler. Biruni hayranı olan Sezgin, Biruni’nin ilk matematiksel coğrafyacı olduğunu belirtir. Matematiksel coğrafya’nın %80 Müslümanlar tarafından yapıldığını ve Osmanlıların icadı Takiyüddin Saati’nin (*) dakikaları ölçtüğünü söyler.


Zamanın iyi kullanılması gerektiğini, yabancı dilin masa başında öğrenilebileceğini, çok okumak ve iyi bir şeyler yapmak için çok çalışmanın (günde 17 saat) zorunlu olduğunu Fuat Sezgin Hoca’nın görüşlerinden ve hayatından anlayabiliyoruz. (2)


Dünya tarihine “Arap-İslam Bilimleri Tarihi” adlı eseri kazandıran ve en büyük bilim tarihçisi olan bu saygın bilim adamının önünde saygıyla eğiliyor ve Allah’tan kendisine rahmet diliyorum.

***

Az önce hayat hikâyesini anlattığım Fuat Sezgin, Türk insanının neler başarabileceğini gösteren bir modeldir. Gençlere tavsiyem ise büyük başarılara imza atmak istiyorsanız onu örnek alın. Son olarak 2019’un Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı olduğunu unutmayın ve İstanbul’a yolunuz düşerse mutlaka İslam Bilim Müzesini ziyaret edin.

__________________________________________________________________________________

(*) zeyl: Bir şeye katkı, ilave, ek

(*) Takiyüddin Saati: 16. yüzyılda saniye bölümünü gösteren ilk mekanik saati icat eden ve astronomide kullanımını sağlayan Takiyyüddin, masa saatlerinin de ilk bulucularından biridir.

__________________________________________________________________________________

KAYNAKLAR:

(1) http://www.milliyet.com.tr/prof--dr--fuat-sezgin-kimdir--prof--dr--fuat-sezgin-yili-nedir--molatik-9223/

(2) Bilim Tarihi Sohbetleri, Fuat Sezgin, Söyleşi: Sefer Turan, Timaş Yayınları, 2010

52 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Sitemize Abone Olun

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

bottom of page