top of page
Yazarın fotoğrafıBregeal Yazıyor

"TUTARSIZ, TARAFLI, ETRAFSIZ: ELEŞTİRİ" - İzzet Bilal ŞAHİN

Güncelleme tarihi: 31 Eki 2022



İzzet Bilal ŞAHİN / 12-E

Ankara, 2019


FELSEFİ DENEME


TUTARSIZ, TARAFLI, ETRAFSIZ: ELEŞTİRİ


Edebiyat gibi eski ve gereksiz bir şeyin, (miadını doldurmuş ve büyük oranda kendisini tekrar hâline gelmiş bu şeyin) binlerce seneyi değerini tamamen kaybetmeden atlatmış, ve aslında insan yaşamı için genel bir ifadeyle duygusallığa katkısı dışında çok da önemli olmayan bir şeyin günümüzde hâlâ bu denli ilgi görmesi gariptir. Özellikle günümüzde insanların, eski ve bazı yönlerden özelliklerini kaybetmiş, kendini durmadan tekrar eden, çoğu gerçeklik, yenilik ve tutarlılıktan uzak bazı başka değerler karşısında korkusuzca takındığı yıkıcı tavır edebiyata karşı aynı sertlikte kullanılmaz. Çünkü biz, hepimiz, artık biliyoruz ki edebiyatı, okumayı sevmek zorundayız. Ona karşı çıkan, kitap okusun okumasın büyük ve modern bir insan topluluğunda ilk bakışta çağ dışı ve kültürsüz insan konumuna düşer. Kültürsüzlük ve cahillik...


*Genelleme yapmak genelde tehlikelidir. Genellemeye maruz kalan insan sayısı kalmayanlara kıyasla az olsa da bu genellenen insanlar söz konusu olduğunda yargı bireysel boyutta anlam kazanır, gerçek olur.*


Özellikle her çağda kendisini “farklı” olarak tanımlatmayı başaran insanlar tarafından zekâdan bağımsız olarak sadece bir miktar çabayla elde edilebilen, getirisi yüksek bir kavramdır kültürlülük. Var olan bilginin, görevi gereği adı hafıza olan zihinsel depoda saklanmasından ibaret bir... Kolaylıkla elde edilebildiğinden olsa gerek, kendine hızla kültür entelliği konusunda yeni hedefler koyan yükselme aşamasındaki toplum da adının önüne kolay yoldan, karşı çıkılması ve yıkılması zor bir unvan olarak bu kültürlülüğü ekliyor. Kültürü bu kadarla, “okumak ya da okumamak” ile sınırlandırmak binlerce yıllık insan birikimine hakaret olurdu. Bildiğimizden ve bilebileceğimizden daha kültürlü insanların boş zamanlarında daha yeni kaleme aldığı (ya da pek yakın zamanda kaleme alacağı) kültürlülük kitabında kültür kendini bir miktar kötü bir ifadeyle şöyle tanımlamaktadır: İnsanın sonsuza dek büyüyen şaşkın aptallığından ve bu aptallığından ders çıkartmak istemesine binaen, kafa dağınıklığı, can sıkıntısı ve düşünmekten kurtulmak için ortaya atılan her türlü uğraşın ortak başlığı olabilecek, kolay yoldan sonuca varmaya yarayan kavram.


*Tabii geçmişi eleştirmekle geleceği eleştirmek farklı şeylerdir. Gelecek daha kesin ve yanlış yargıları içinde barındırabilir.*


Kültürlüleşmeyi okumaktan başka meziyetlerle de bağdaştırabilen entellilik kavramı kısmen ayrı bir konudur. Entelleşmesi gerektiğine inanan ancak henüz toyluktan kurtulamamış yeni kuşaklarda, faydası veya bireysel tutkuları yönünden bir estetiği olmayan bazı fikirlerden bazı eserlerinde bahsetmiş bazı yazarların özellikle bu zayıf fikirleri çok sayıda toy insan tarafından kolayca benimsenir. Böylece bir şekilde öğrenilmiş, ancak gerçekte kimin doğrusu olduğu bilinmeyen bin civarı doğru görüş pek çok ağızda günlük ve sıradan konuşmalar içerisinde birbirini yalanlar durur. Yaptığımız bir şeyi, faydalı bir aktiviteyi, yapmamış durumuna düşmemek için yapan biz yetkin kuşak, okuyup ürettiğimizin, öğrenip düşündüğümüzün ne olduğunun yeni yeni farkına varmaya başladığımızdan olsa gerek bu hâldeyizdir. Çünkü olması gereken, kimi milletlerde teşviki yıllardır sağlanılan bu basit ve doğal durum bizde yeni yeni kök salmaktadır. Ancak hâlihazırda alışkanlıkları olan ve bunlara alışmış, hatta bunlara alışmaya da alışmış bir kuşaklar zincirinde, ne bileyim mesela okumanın sırf okumuş olmak, yapmanın sırf yapmış olmak, sahip olmanın sırf sahip olmak için “olunması” ve buna bu şekilde alışılması normal ve ezik bir durumdur. Buradaki kendini kandırma durumu haklılık payı olduğu için normaldir. Geriden gelenin hevesli, kıskanç, küçümser ve aynı zamanda hayrete tabi kişiliği onu hırsla eline geçene saldırtır. Yerden aldığı nişanı tozunu silmeden göğsüne takmak kişiliğe göre makul bir harekettir. Zavallı

kişiliğimiz...


Eziklik de şeydir, kendini kandırmanın kabullenmeyle birleşmesinden doğar. Merdivende yan yana yürümek istemediğimiz bir kişiye tesadüf edince paytak paytak yürüyüp merdiven boşluğundan boş boş aşağı bakmak, vakit harcıyor gibi davranmak gariptir. Kendimizi haklı olarak kandırmış oluruz ve bu kandırma sadece o yanında yürümek istemediğimiz kişinin geçip gitmesi kadar sürer. İnsanın böyle basit bir durumda bile kendini kandırması üzerine azıcık düşünülünce bu düşünce kişiyi bir yerde öfke ve eksik hissetmeye vardırır. Merdiven boşluğu başında beklemek, yanında yürümek istemediğimiz kişiye yönelik ve o kişiden kaynaklı bile olsa bizzat kişinin ve onunla ilişkimizin varlığıyla ilgili bazı sorunları düzeltmek için değil, sorunların varlığını kendi üstümüzde kabul etmek içindir ve bu gerçekten de umutsuz bir davranıştır. Harbiden de üzücüdür. Zavallı olduğu için umutsuz, umutsuz olduğu için zavallı…


*Arada durup düşünmek de gerekir, ben ne okudum diye.*

37 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Sitemize Abone Olun

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

bottom of page