Fazilet ERYILMAZ
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Ankara, 2014
UZUN İNCE HİKÂYELER
Dinle oğlum!
Bu hikâye ince uzun…
Masal değil, gerçek değil, hepsi hüzün
Yüreğimden yüreğine bir yol çizdim
Gelsin sesim:
I
Uzun ince bir hikâye bu
Yağmurlu bir nisan günü başlayan…
Nisan ki hayatın gülen yüzü kimi zaman
Kimi zaman sebepsizce ağlatan
Takvimin en kırılgan yaprağı oldum
Hep bir yağmur damlası bekler gözlerimin kıyısında
On yaşımda otuz oldum, otuzumda on yaşımda…
II
Uzun ince bir hikâye bu
İnceldiği yerden kopmasın diye düğümlediğim…
Düğümlediğim anılar çerçevelerden el sallar,
El sallar kırmızı rugan pabuçlar
Başucumda nöbet tutar bayramlık hayallerim
Hayallerde kalır sıcak yuvalar…
III
Uzun ince bir hikâye bu
Sonu başından belli…
Hep bir ağlamak şarkısı söyler
Ninni nedir bilmeyen yorgun anneler
Anneler ki gözleri iğne oyası
Parmaklarında renk renk iplikler
Göğe uzanmış ellerinin kınalı ayası…
IV
Uzun ince bir hikâye bu
Mutluluk için ilmek attığım
Yarısı sökülmüş, örme bir hayat…
Elbiselerim benden on beş yaş büyük,
On beş yaş büyüğüm yaşıtlarımdan
Hiç korkmadım aşı olmaktan
Ölümü tadınca bütün acılar hafif…
Yüreğim mutluluktan dul kaldı!
V
Uzun ince bir hikâye bu
Kökleri susuz kalmış yürek ağacımın
Ama yaprakları ıslanmış durmadan.
Durmadan başında kavak yelleri esmiş,
Kavaklarda yuva yapmış karakargalar
Kargalar güpegündüz pembe hayallerime dalar,
Ciğerlerimi oyar, yüreğimi oyar…
VI
Uzun ince bir hikâye bu
Yolumuz Ankara’da kesişince
Şiir dolu mektuplar aldım
Sevdasıyla yamandı yaralarım
“Seninki yine coştu!”
“Bir oda dolusu papatyayı nereye koyayım?”
Evim papatyalarla doldu ama
Gökkuşağına giden yolu bir türlü bulamadım.
VII
Uzun ince bir hikâye bu
Yüreğim, yüreğini gördü sevdi.
-Herkesin prensi kendine güzel-
“Sevdiceğim!” dedi;
“Sadece sana şiir sözlerim.
Sadece sana anlasana…
Şu göğsümü yarsalar,
Yarsalar da seni içime koysalar…
Anladın mı? İşte böyle benim sevdam!
Yüreğime öyle saplandın, çıkaramam!
Elini elime ver,
Gökkuşağını biz çizelim, gel!”
Saçlarıma “yıldızlardan taç” gönderdi.
Sonrası mı?
Sonrası yeni bir hikâyeydi.
***
Dinle oğlum!
Bu hikâye ince uzun…
Masal değil, gerçek değil,
hepsi hüzün
Dilerim ki ömür boyu
mutluluktan gülsün yüzün
Servi boylu, gül yüzlüsü olsun eşin
Yarım kalmış hikâyemi bitiresin.
Comments