Ege Ulaş BAŞAR / 11-D
Ankara, 2018
SEVMEK SANATI
Seveceksin yaşamayı
ağacıyla, kuşuyla; zeytiniyle, dalıyla
hepsiyle seveceksin.
Hem de öylesine bir masumiyetle ki
bütün işin, amacın sevmek olacak.
Âşık olacaksın yaşamaya
her an ölecek gibi değil;
her an sevecek gibi
sevilecek gibi.
Yani öylesine ki
mutlu yağmurlar gibi
sevinçli karlar gibi…
Bağlı olacaksın yaşamaya,
mutlu edeceksin insanları.
Hem de öyle mutlu edeceksin ki sevdiklerini
hiç ölmeyeceklermiş gibi
hep yaşamaya devam edeceklermiş gibi.
Sana hüzünle bakanı değil,
dalgayla bakanı ise asla…
Yanında duran sevdiğin olacak,
sevildiğin olacak.
Umurunda olmayacak çarpıklık, sahtelik.
Hem de öylesine bir umursamazlıkla ki
insanlar bir gün toprağına ağlamak için değil,
bir dal zeytin almak için gelecek.
Oturduğun sandalyesinden
dumanına büründüğün fabrikasına kadar…
Satırlarına sığamadığın şiirlerden
kokusuna doyamadığın sevgiline kadar…
Yalancısından riyakârına,
eyvallahım var, diyerek geçene kadar…
Öyle gerek çünkü.
Hayat böyle güzel çünkü.
Üç günlük dünyanın
bir gününü zehir etmek yerine,
üç gününü şerbetlendirmek varken…
Karanfil koklarcasına sevmek varken…
Zulümleri, acıları çekmek yerine atıp üzerinden
yaşamak gerekirken…
Yaşamak istemeyenlere inat,
sevmeyi bileyenlere inat;
Yaşamayı sevmek yani…
İnsanları sevmek,
sevmeyi sevmek…
Her şeye rağmen
sevmek yanı ağır bastığından…
Comments